AS İşler-SALİM MANAV
İlhan Palut, iki dönemdir Konyaspor ile istikrarlı bir çizgi çiziyor. Geçen dönem uzun mühlet Trabzonspor’u şampiyonluk yarışında kovalayan en değerli kadro oldu. Bunun bir tesadüf olmadığı bu sezonki performansla da teyit edildi. Palut ile Konyaspor’un tesislerinde özel bir röpartaj yaptık. Amaçlarını ve futbol üzerine niyetlerini konuştuk.
İlk geldiği dönem Konyaspor’un ligin çok kritik bir bölgesinde olduğunu hatırlatan Palut, geçen dönemin ise çok hoş olduğunu söylüyor. Üçüncü olmalarına karşın daha güzelini de başarabilmelerinin mümkün olduğunu anlatan Palut, bu döneme da yeniden kabul edilebilir bir başlangıç yaptıklarını düşünüyor. İlhan Palut’un öncelikli maksadı istikrarlı bir ekip kimliği oluşturmak.
Trabzonspor maçındaki 2. golü unutamıyorum
– Geçen dönemden başlayalım. Kırılma anı olan Trabzonspor maçını şu anda oynasaydınız neleri değiştirirdiniz?
Geçen dönem o maçı oynadığımız haftalarda Trabzonspor’u yakından takip eden tek ekip bizdik. Oyuncularımızın üzerine ekstra bir baskı uygulamamıştık. “Oyunumuz ne ise, onu oynayalım” dedik, düzgün hatırlıyorum. Maçın birinci 15 dakikası Trabzonspor çok düzgün bir oyun sergiledi lakin genelde başa baş bir oyun oldu. Bugün hâlâ o 2. gol gözümün önünden gitmez. Nwakaeme’nin kişisel güçlü kalışları, efektifliği ikinci golü yememize sebep olmuştu. Tahminen bu maçı geri çevirebilseydik, her şey daha farklı olabilirdi diye düşünüyorum.
Vaduz’a elenmemizde yer tesirli oldu
– UEFA Konferans Ligi’nde Vaduz’a elenmenizde tabanın tesiri oldu mu? O maç bugün daha âlâ bir yerde oynansa kazanabilir misiniz?
Vaduz maçında alışılmış ki yer ve koşulllar bizi etkiledi. Vaduz maçı şayet daha düzgün kurallarda oynansaydı sonuç daha farklı olabilirdi. Evet, bu bir mazeret değil, biz ne olursa olsun Vaduz’u geçmeliydik. İkisi de 5-6 farkla kazanabileceğimiz maçlardı lakin birtakım faktörler bizim için düşünce oldu. Bugün Avrupa’daki kümeleri ve beklenen rakiplerimizi gördüğümüzde “Bu kümelerde fark yaratabilirdik” diyorum. İnşallah bir daha nasip olur ve daha sağlam halde adım atarız.
Türk Ulusal Kadro’ya hazır hissediyorum
– İlhan Palut’un meslek maksadı nedir?
Kendimi en güç misyonlara bile hazır hissediyorum. Antrenörlük geçmişime bakıldığında yapılmamış bir vazife olmadığını göreceksiniz. Her türlü alanda misyon aldım. Şu an Konyaspor’dayım ve çok memnunum. Zira her şey yolunda gidiyor. Gerek takımımızla, gerek idaremizle, gerek kentle uyumlu gidiyoruz. Burayı muhakkak bir basamak olarak görmüyoruz, hiçbir grubu da göremeyiz. Şu an tek maksadımız elimizdeki takımdan en düzgün randımanı alarak muvaffakiyet yakalamak. Şahsım ismine da Türk Ulusal Ekip dahil, en sıkıntı misyonlara hazır olduğumu düşünüyorum.
Yeni kuşağın birinci örneği: İlhan Palut-Göztepe
– Sizin için ‘yeni nesil’ teknik yönetici deniyor. Ne dersiniz?
Süper Lig’de yeni jenerasyon teknik yöneticilerin girişinin en net örneği İlhan Palut-Göztepe birlikteliğidir. Bu hususta mütevazı olamayacağım. Bu durum, bahsi geçen “Yeni jenerasyon çalıştırıcılık” önünü açtı diyebiliriz. Biz futbola teknik yöneticilikle başlamadık. Fatih Terim’leri, Şenol Güneş’leri, Ersun Yanal’ları izleyerek yetiştik. “Onlar gitsin, biz gelelim” diye bir şey demiyoruz katiyen. Bizim hâlâ onları örnek aldığımız yerler olabiliyor. 10 sene sonra Allah nasip ederse, bizim yerimize de genç antrenörler gelecektir tahminen. Şayet yetenekleri varsa, bizler kadar beklemesinler, daha erken talih verilsin onlara.
En beğendiğim teknik yönetici Guardiola
– Pekala sizin en beğendiğiniz teknik yönetici?
Ülkemizdeki teknik yöneticilerin çeşitli özellikleri var. Bizler de bu istikametlerden etkilenebiliyoruz. Mesela Şenol Güneş, çalıştığı oyunculara bedel katabilen bir teknik yönetici. Fatih Terim, bir camiayı yönetebilecek karizmaya sahip bir teknik yönetici. Dünya futboluna gelecek olursak, Pep Guardiola’nın özgüvenli futbolunu beğeniyorum. Ben bu türlü söyleyince kadroma Manchester City futbolu oynatmaya çalışıyorum üzere algılanıyor. Bu türlü bir şey yok, ben maç maç, şayet benim başımdaki sisteme benzeyen bir sistemde maç görürsem, oyuncularıma bunu örnek gösteriyorum. Ligimizde geriden oyun kurarak oynamanın en başarılı örneği bence Başakşehir ve Konyaspor.
Jorge Jesus ne istediğini çok güzel biliyor
– Şu ana kadar Muhteşem Lig’de Fenerbahçe’yi mağlup eden tek teknik yöneticisiniz, Jorge Jesus hakkında kanılarınız nedir?
Jorge Jesus ne istediğini ve ne yaptığını son derece düzgün biliyor. Son derece konsantre. Bu kadar muvaffakiyet elde etmesine karşın bir yenisi için daima azmediyor. Hem ligde hem de Avrupa’da güzel bir performansa sahip şu an. Bizimle oynadıkları maça gelirsek; biz kendi oyunumuzu oynamaya çalıştık ve Fenerbahçe’ye durum vermedik.
Avrupa’ya birinci kim giderse gitsin fakat gitsin
– Yeni jenerasyon Türk antrenörler içerisinde hangi isim daha evvel Avrupa’ya sarfiyat?
Evet, futbolcularımız Avrupa’nın kıymetli kulüplerinde forma giyiyor. Teknik yöneticilerimizin de benzeri bir durum yaşayabilmesi için ligimizin kalitesinin çok daha artması lazım. Mesela şu an Makedonya Ligi’nin başarılı teknik yöneticisi bizim pek ilgimizi çekmiyor. Tıpkı biçimde Türkiye Ligi’nin de Avrupa’da yine kıymet kazanması gerekiyor. Bunun için de muvaffakiyet kural diye düşünüyorum. Böylelikle Türk antrenörlerimiz de Avrupa’da vazife alabilir. Kimin birinci gideceği kıymetli değil, Çağdaş Atan gitsin, İlhan Palut gitsin, Ömer Erdoğan gitsin… Birileri gitsin. Bu yolu açalım kâfi ki.
Konya’da vakit yüzde 95 tesislerde geçiyor
– Konya’da neler yapıyorsunuz? Futbol dışında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
Ailem Göztepe periyodunda İzmir’e yerleşmişti. Müsaade fırsatları olursa gidiyorum yanlarına. Konya’da ise yüzde 95 tesislerde geçiriyorum günümü. Dışarıya da elbette çıkıyorum. Konya çok kadim (eski, ezeli) bir kent. Gezilmesi gereken çok kıymetli yerleri var, buraları geziyorum. Kenti de tanımak lazım. İnsanların rutinine ayak uydurmak gerektiğini düşünüyorum. Konya’nın dinginliğini, huzurunu, paklığını seviyorum. Zira burası benim beklentilerimle hakikat orantılı bir kent.
Başarı, otobiyografi ve tarihi kitapları okuyorum
– Edebiyat, müzik ve sinemaya dair tercihlerinizden kelam edebilir misiniz?
Genellikle muvaffakiyet hikayeleri ve otobiyografi stilinde kitaplar okumayı seviyorum. Guardiola’nın kitabını da okudum mesela. Tarih kitaplarını okumayı seviyorum. Sinemada da insanların ortak yorumlarından hareketle sinema seçiyorum genelde. Müzik kültürüm de genelde ruh halime nazaran değişim gösteriyor. Belgeselleri de futbol ve meslek üzerine seçerim. Fatih Terim belgeselini de izledim mesela. Evet, bir teknik yöneticinin hayatı futboldur. Her ne aktiviteyi yaparsa yapsın, başında hafta sonu oynayacağı maçı oynar.
Bir totemim yok, onun yerine dua var
– Maç öncesinde yaptığınız bir toteminiz var mı?
Belirli bir totemim yok. Zira bir totem yapmaya başlarsam kendimi ruhsal manada olumsuz etkileyebilirim bir mühlet sonra. Esasen her totemin bir gün sonu geliyor. Onun yerine dua ediyorum, inşallah hoş bir maç çıkarırız diye.
Kevin De Bruyne, Virgil van Dijk ve Kylian Mbappe ile çalışmak isterim
– Elinizde imkân olsa hangi futbolcuyu grubunuza transfer edersiniz?
Eğer elimde bir imkân olsaydı Kevin de Bruyne ile çalışmak isterdim. Oyun aklı, çok taraflılığı, oyun görüşü ve uygulama mahareti beni inanılmaz etkiliyor. Natürel bu mevkisel olarak değişir. Stoperde de Van Dijk ile atakta da Mbappe ile çalışmak isterdim.
Yabancı dilimi oyuncularımla geliştiriyorum
– Yabancı lisan eğitimi alıyor musunuz?
Bireysel olarak lisan eğitimleri alıyordum lakin o kadar meşgul olmaya başladık ki onun yerine oyuncularımla gündelik olarak yabancı lisanla konuşmaya çaba ediyoruz. Bu halde geliştiriyorum kendimi. Böylelikle de kısa müddette kâfi seviyeye ulaşabileceğimi düşünüyorum.
Ben yabancı sınırlamasına karşıyım
– Yabancı kuralıyla ilgili fikriniz nedir?
Şu an mevcut bir kural var ve biz buna konsantreyiz. Biz birçok maçta 4-5 Türk oyuncuyla oynuyoruz. Ben 7+4’ten 8+3’e dönülmesine de olumlu bakıyorum. Sonuçta yabancısı da yerlisi de 25-26 oyuncunun hepsi tıpkı idmanı yapıyor, hepsinin gayesi ortak. Ben bu sınırlamaları gerçek bulmuyorum. Zira oyuncu değişiklikleri konusunda bizi de zorluyor. Uygun oynayan oyuncuları çıkarmak zorunda kalabiliyoruz. Yeri gelir 5 Türk oyuncuyla oynarım, yeri gelir 2 Türk oyuncuyla oynarım. Bu yüzden sınırlamalar olmamalı, esnek olunmalı diye düşünüyorum.
Abdülkerim Bardakçı, G.Saray’ın değişmezi olacaktır
– Abdülkerim Bardakcı, Galatasaray’da şimdi kendini kabul ettiremedi. Geleceği için ne söylersiniz?
Biz Abdülkerim Bardakcı’dan inanılmaz derecede randıman aldık. Evet, Türk Ulusal Takım’ı ve İstanbul ekiplerini son derece hak etti. Abdülkerim, Galatasaray’da olduğu için A Ulusal Grup’ya daha fazla çağrılacaktır. Galatasaray’da bir geçiş periyodu yaşadığını görebiliyorum ki bu çok olağan. Büyük bir camiadasın ve kendini kabul ettirmen gerekiyor. Bu da onda devir periyot performans düşüklükleri ve gerginlikler yaşatabilir. Yeniden de Abdülkerim vakitle Galatasaray’ın değişmez isimlerinden birisi olacaktır diye düşünüyorum. Tıpkı formda Ulusal Takım’da da o denli olacaktır.
Arda Turan’ın tespitine katılmıyorum
– Arda Turan’ın “Yeni kuşak teknik yöneticiler geriden ayağa pasla oynuyor lakin bizim ülkemizde bunu uygulayabilmek pek mümkün değil” biçimindeki yorumuna katılıyor musunuz?
Geriden oyun kurma taktiğinin ligimizdeki en çarpıcı örneği bence Başakşehir ve Konyaspor. Ben bu taktiğin risklerine karşın, çok tekrar ve idmanla başarılabileceğine inanıyorum. Arda Turan’ın yaptığı açıklamaya katılmıyorum. Türkiye kaidelerine uygun değil diyemeyiz, lakin her ekip da yapamayabilir.
Yorum Yok